Anlık Bildirim
Sıradaki Video

Plantronics BackBeat Pro 2 incelemesi "Klasik tasarım, 24 saat kullanım süresi ve hareket sensörü"

Bu videoda Plantronics'in devam niteliğinde olup tasarımı ve bazı özellikleri tekrar ele alınan BackBeat Pro 2 gürültü engelleyicili kulaklığı ele alıyor, deneyimini sizlere aktarıyoruz.
Kaliforniya merkezli Plantronics, iki havayolu pilotunun yeni bir uçuş kulaklığı geliştirmek istediği günden bu güne pilotlara, astronotlara, acil durum çalışanlarına, müşteri hizmeti veren kuruluşlara 50 yılı aşkın bir süredir ürün sağlayan bir ses ekipmanı üreticisi. Kurumsal çözümleri olduğu gibi bireysel kullanıcılara, müzik veya oyun severlere de hitap eden ürünleri var. BeackBeat PRO 2, tasarımı hoş, kablo derdinden kurtaran, tek şarjla uzun kullanım süresi vaadeden bir kulaklık olarak karşımızda.

Kahverengi-siyah karışık renkli, klas ve kaliteli bir kutuyla geliyor, içerisinden taşıma kılıfı içerisinde ürünün kendisi, kablolu kullanım için 3.5mm jack ve Micro USB şarj kablosu, ardından alışılageldik dökümantasyonlar çıkıyor, ürün iki yıl garantili.
Taşıma çantası şu ana kadar gördüğüm en kaliteli kumaş taşıma çantalarından biri. İlk gözünde kabloları, ikinci gözünde kulaklığın kendisini koyuyorsunuz.
Kablo gözü biraz daha kısa, kulaklık gözü daha uzun tüylü, kadifeden imal edilmiş, inanılmaz hoş ve kaliteli bir hissiyatı var, kulaklık içerisine tam oturuyor, kumaş olduğu için sert kutu tarzı taşıma çantalarına kıyasla daha az yer kaplıyor. Kablolar da hafif silikonlu kablolar, jack kablosu kulaklığı telefonla kullanmak için yeterli uzunlukta. Sık sık kısa olsun, uzun olsun yolculuk halinde ve müziğini yanında götüren biri olarak açıkçası taşıma çantasındaki kalite ve işçiliğe tav oldum.

BackBeat Pro 2, selefi BackBeat Pro ile kağıt üstünde hayli benzeşen ama tasarımı yenilenmiş bir kulaklık. BackBeat Pro tabiri caizse genç bir dinleyiciyi andırırken Pro 2, kahverengi-siyah teması ve sürücü haznelerindeki ahşap deseniyle daha oturaklı, klas ve görünümüne dikkat eden bir müzikseveri andırdı bende.
Kafa bandının üstü koyu kahverengi, iki taraftan dikiş hatları görünüyor. Suni deri bir malzeme bu, dokusunun derinliği gerçek deri görünümü vermiş. Altı süet, kafada rahat tutunabilen bu malzeme hava alacak biçimde şekillendirilmiş, yastıklar pek derin değiller. Ayar bantlarına inerken hafif soluk Platronics logoları basılı plastik boğumlarla karşılaşıyoruz, ayar bantları ise metalden, üzerlerinde beyaz, rehber niteliğinde kutucuklar var, plastiğe kıyasla verdikleri güven ve dayanıklılık hissiyatı çok daha iyi. Kolayca esneyebilen ama esnerken çatur çutur ses çıkarıp tedirgin etmeyen veya müzik deneyiminizi zedelemeyen bir kafa bandı var genel olarak.

Taşıyıcı eklemler tam içeri yöne edebiliyorlar, hareket ettikleri yerde kalan, gürültü çıkarmayan eklemler bunlar. Haznelere bağlı eklemler de kafaya doğru yeterince hareket edebiliyor. Üstleri petekli bir dokuyla süslenmiş, dokunması görünümü hoş, hoş bir tasarımsal dokunuş olmuş. Sol haznede Android ve iOS’lu cihazlarda sıkıntısız çalışan müzik ileri geri ve başlat-durdur botunu var, basması kolay, diri ve ahşap hissiyatının da işlendiği butonlar bunlar. Etrafındaki noktacıklı çember ise ses ayarı, sesi bu şekilde kontrol edebilmek keyifli açıkçası.
İnce gözenekli metal ızgaranın ardından aktif gürültü engelleyici butonunu görüyoruz, açıp kapatabiliyor, veya kulaklığın üzerindeki mikrofonları dışarıdaki sesleri içeri vermesi için ayarlayabiliyorsunuz, mesela bir havalimanında kulaklığı çıkarmadan duyuru yapıldığını hissettiğiniz an devreye alıp dışarıyı dinleyebiliyorsunuz, tak çıkar olayını ortadan kaldırıyor. Sağ haznede açma kapama, Bluetooth ve mikrofonu susturma butonları var, PLT logolu ahşap yüzey büyük bir buton, basıp batarya LED’lerinden durumunu gözlemleyebiliyor, bağlı diğer cihazlara geçebiliyorsunuz. Gürültü engelleyici, maksimum veya minimum ses uyarısı bildirimleri İngilizce olarak iletiliyor. Altında 3.5mm jack ve şarj için Micro USB girişi var.
Kafa bandındaki suni derinin ve dokunun aynısı yastıklarda da kullanılmış. Kahverengi yastıklar yumuşak sert arası bir yerde, BackBeat Pro’da yastıkların içi yuvarlaktı, Pro 2’de elips şeklinde, kulak uçlarına daha az değen, daha konforlu bir yapıda, içleri de beyaz renkli kumaştan. Ses yalıtımı, hava almayan suni deri ve kafaya iyi oturması dolayısıyla en iyisi değil belki ama iyi diyebilirim. 1-2 saatlik kısa süreli yolculuklarımda müteessir olduğum tek şey terleme oldu açıkçası, bunun dışında dışarıdan içeriye gelen sesin hayli engellenmesi, aktif gürültü engelleyici derken genel itibarıyla memnun kaldım. BackBeat Pro’nun 340 gramlık ağırlığına karşın BackBeat Pro 2, 289 gram ağırlığıyla da daha uzun kullanım sürelerini mümkün kılıyor, daha hafif rakipleri var mı peki, var.

Sürücülerin detaylarına ve müzik deneyimine geçelim şimdi. Elimizde iki 40mm dinamik sürücü var, 20Hz-20KHz frekans aralığında ses sunabilen sürücüler 93 desibel hassasiyete ve 32ohm empedensa sahipler. Güçlerini 680mAh çıkarılamayan lithium-ion bir bataryadan alıyorlar, kağıt üstünde tam şarj için 3 saate kadar şeklinde bir ibare geçiyor ama ben telefonumun hızlı şarj adaptörüyle 2 saat 5 dakikada şarj edebildim. Kağıt üstünde tek şarjla 24 saate kadar da kullanım süresinden bahsedilmiş, en yakın rakipleri yine kağıt üstünde 20 saat civarı. Ben şahsen günlük olarak normal modda, metro ve metrobüs seyahatlerimde de günde 2 saat civarı gürültü engelleyiciyle yaptığım kullanımda 20 saati devirdim, üzerine de 2 kutucuk daha şarjı kalmıştı, yani sıkı bir kullanımla 5-7 gün arası kullanım yapabiliyorsunuz, kısa ve öz, efsane bir değer, derin uyku modunda da 6 ay kalabiliyor.

Telefon, tablet veya bilgisayar, birden çok Bluetooth’lu cihazla aynı anda iletişim kurabiliyor, sağdaki butonla aralarında hızlı geçiş yapabiliyorsunuz. Bluetooth 4.0 standardı üzerine EDR, HSP 1.2 ve HFP 1.6 ile desteklenmiş. Uyumlu kaynaklar ile A2DP ve AAC kodekleriyle yüksek kalitede ses aktarımı yapabiliyor. Qualcomm AptX ile de 24-bit’e kadar aktarım ve düşük gecikme süresi vaadediliyor, yine ses kaynağınızın buna uyumlu olması gerek, tek başına kulaklığın desteği yeterli değil.
Özellikle gürültü engelleme için kullanılan iki DSP’li, yani dijital sinyal işlemcili mikrofonu da unutmayalım.
Müzik deneyimi. Müzik kaynağı olarak çoğunlukla S7 Edge’imi kullandım. Ses profili dengeliden yana, ne basslar ne tizler, baskın olup birbirinin önünü kesmiyorlar, hepsi kararında, hepsi detaylı ve tatminkar. Vokaller enstrüman seslerinden kolayca sıyrılabiliyor, klasik enstrümantal parçalardaki tok sesler doyurucu, folk rock parçalarda seslerin ayrışabilirliği hoşuma gitti doğrusu, rock parçalarda da bol tiz sesin içerisindeki ayrım keyif veriyor. Bas-tiz trap parçalarda ise bir bass sever olarak daha derin, titreten basslar aradım açıkçası, BackBeat Pro 2 dengeyi elden bırakmıyor.
Ekolayzıra çok çok tepki verdiği söylenemez, kendi dengeli çizgisinden pek şaşmıyor açıkçası. Maksimum sesi orta-iyi arası diyebileceğim bir yerde, distorsiyon oluşmuyor hiçbir ayarda, bir-iki tık üstünde, kulak çınlatma opsiyonu dinleyicide olabilirmiş. Sahne ve atmosfer performansı 40mm bir sürücüden beklediğim düzeyde, yön hissiyatı pek kuvvetli değil. Kablolu olarak bilgisayara, Asus Strix Pro gibi iyi bir ses kartına taktığımda da açıkçası maksimum ve ses detayı anlamında bir fark sezemedim, kulaklık kablolu ya da kablosuz yürüdüğü çizgiden şaşmıyor.

Kulaklığı çıkardığınızda hareket algılayıcılar sayesinde müzik duruyor, taktığınızda kendiliğinden devam ediyor, şöyle yavaş yavaş çıkarayım deseniz de kaçırmıyor, hemen durduruyor müziği, taktığınızda da aynı şekilde, alıştıktan sonra bırakması zor bir kolaylık. Kulaklığı çıkardıktan sonra müziği telefondan başlatmanız gerek zira kulaklığın üzerindeki butonlar çıkardığınızda çalışmıyor. 

Gürültü engelleyicinin performansı ortalama düzeyde, metro ve metrobüs gibi araç seslerinin hakim olduğu alanlarda o boğuk, dip sesleri yarı yarıya kesiyor, sırf kuru gürültüyü kısmen engellemek için bile kullanılabilir, üzerine müzik de eklenince zaten o ortamdan kopuyorsunuz, sesi %60-70’e kadar açınca toplu taşımada kimseyi rahatsız etmeden, ortam gürültüsünden ayrı bir ortamda müziğinizi dinleyebiliyorsunuz açıkçası. Üzerindeki mikrofonlar gayet kaliteli, gelen aramaları kulaklığı çıkarmadan, net bir şekilde yanıtlayabilmek yine bırakması zor kolaylıklardan, ben şahsen çok alıştım.
BackBeat Pro 2, BackBeat Pro’ya göre tasarım anlamında çok daha şık ve klas görünüyor, boynunuzda, giyiminizin bir parçası olabilecek nitelikte. Elips yastıkları ve azatılan ağırlıkla beraber kullanım süresi hayli uzamış, batarya süresi anlamında rakipleri arasındaki liderliği sürdürüyor. BackBeat Pro, bu videonun yayınlandığı tarih itibarıyla ortalama 1000 liralık bir fiyata sahip, BackBeat Pro 2 ise 1200 lira civarında, aradaki gelişimi düşününce 200 liralık artış fazlasıyla kabul edilebilir seviyede. Sadece gürültü engelleme yetenekleri anlamında birkaç tık daha başarılı Bose Quite Comfort 35 ve frekans aralığı daha geniş Sony MDR1000X gibi rakiplerinin de neredeyse yarı fiyatında, olaya bu taraftan bakınca alanında ve sunduklarıyla fiyat/performans ürünü oluyor Plantronics BackBeats Pro 2, şahsen sahip olmak istediğim bir ürün oldu.

Böylelikle bir inceleme videomuzun daha sonuna gelmiş olduk, bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşçakalın.
Yeni Haber
şimdi
Geri Bildirim