Anlık Bildirim
Sıradaki Video

Değer mi? "Samsung Galaxy S10+ incelemesi"

Bu videoda Samsung Galaxy S10+'ı inceliyoruz. Tasarımı, yapısı, malzeme kalitesi, bileşenleri, kamerası, hoparlörü, bataryası, sınamadık şey bırakmadık, Galaxy S9+ ile de karşılaştırdık.
Çıktığından beri mutlu mesut bir şekilde Samsung Galaxy S9+ kullanıyorum ben, ofisimize telefonlar geliyor gidiyor ama ben yine S9+’a dönüyorum. Benim için S9+’ın yerine geçebilecek tek telefon S10+’dı ama S10+, S10+ gerçektende bu geçişi, fiyatını hak ediyor mu. Biliyorum geciktim ama herkesten çok deneyimle karşınızdayım, işte karşınızda Samsung Galaxy S10+ incelemesi.

Galaxy S10 serisi, Samsung’un Galaxy ailesindeki 10. yılına özel, serinin geçmişini vurgulayan bir seri oldu. Infinity O dediğimiz delikli ekranla daha iyi ekran kasa oranı, geniş açı kamerası, Ultrasonic parmak izi okuyucusu, kablosuz güç paylaşımı, son 4-5 yıldır günlük telefonum olarak Galaxy serisini tercih eden, son olarak da çıktığından bu yana S9+ kullanan benim gibi birini etkileyebilecek mi bakalım S10+.

Kocaman S10+ yazılmış, geri dönüşüme açık, yeşilci bir kutu. İçerisinden telefonun kendisi, 15W’lık hızlı şarj adaptörü, Tip C kablosu, Tip C’den Tip A’ya dönüştürücü, AKG imzalı kulaklıklar ve tipleri, uçları çıkıyor.

S10 ailesine fabrikada koruyucu jelatin uygulanıyor. Kavisli jelatinleri uygulamak zor, kılıflar kenarlardan değip attırabiliyor jelatinleri, ben LED Cover kılıfla kullandım, denk gelmedikleri için bir sıkıntı olmadı. Yalnız pek kaliteli değil, belli olmuyorlar lakin birçok kılcal çizik oluştu jelatinde. İnceleme adına çıkarıyorum ben, siz çıkarmayın.

Kulaklık S9+’ın kutusundan çıkanla dizayn olarak birebir aynı, renkleri farklı. Deneyimim itibarıyla kolay kolay tüylenmeyecek, yine kumaş kaplı bir kablosu var. Kutudan çıkan bir kulaklığa göre iyi bir kulaklık, bası, tizi uç noktalarda değil ama rap, trap dinlenir, enstrümental parçalar da hoş, rock dinleyecekler de tat alabilir ama sıcak seslere yakın bir profili var. Özetle normal bir kullanıcıyı fazlasıyla doyurur, keyif verir, değiştirmek istemezsiniz. Bir müzikseverseniz, odyofil olarak tanımlıyorsanız kendinizi zaten halihazırda kulaklıklarınız vardır, devam edersiniz siz yine.

Prism White, Prism Black ve Prism Green şeklinde renk seçenekleri var, temel renkler bunlar ama mesela mavi, sarı, pembe gibi ekstra renkler ki ülkemizde erişilebilir olurlar mı, zaman gösterecek ve 512GB olanına özel Seramik beyaz var. Bu Prism White olanı, mesela gün ışığı kırmızımsı bir hal alıyor bu yüzeyde, başka renkler, başka renklere evriliyor. Seramik beyaz bence daha hoş ama bu da beyaz seven biri için koyu renklere göre şahsen daha şık ve kibar duruyor.

Telefonu elime alınca S9+’a göre ağırlık farkını anladım, S10+ 175, S9+ 189 gram, çok mu fark eder sanki demeyin, elinizde tuttuğunuz bir şey için hissedilir bir miktar. S10+ aynı zamanda daha ince, S9+ 8.5mm, S10+ 7.8mm kalınlığında. Ekran kasa oranı S10+’da %88.9, S9+’da %84.2, hemen hemen aynı ebatlara da sahip olmalarına rağmen 0.2 inç daha büyük bir ekranı var S10+’ın.
Tüm bunları topladığımda S9+’da ağırlığın ve çerçevenin verdiği sağlamlık hissi bence daha güçlü lakin tabiri caizse yine premium malzeme kalitesine sahip diyebileceğimiz, plastik kamera çerçevesi hariç, ergonomisi daha başarılı, kullanması daha rahat bir telefon ortaya çıkmış. 6.4 inç olması itibarıyla elbette ikinci eli istediği yerler olacak ama tek elle kullanırken de öyle zorlanmıyorsunuz. Beni zorlayan şey şu oldu, elimin içi arada sırada oluyor ama ekrana değiyor, istemsizce sağa sola basıyorsunuz, S9+’da da arada bir oluyordu ama bunda biraz daha sık oluyor. İki telefon da IP68 sertifikalı, yani 1.5 metreye kadar sıvı ve toza karşı dayanıklı. S10+’ın önü CCG6, arkası CCG5, S9+’ın iki tarafı da CCG5 cam ile kaplı.

Samsung, Galaxy ailesinde çentikten uzak durdu, S10+’da da aynı şekilde. Infinity O ekranda kameralar bir delik içerisinde, ahize de en tepede, artık bir bildirim LED’imiz ve iris okuyucumuz yok. Bu delik ekranı çentikten çok daha az işgal ediyor bence, solunda da batarya göstergesi ve diğer şeyler için bir sürü alan var.
Çentikli tasarımda video izlerken ben o kısmı biraz kenarları olsa da hiç ekrandan saymıyorum mesela, gözüm öyle kabul ediyor ve o kadar rahatsız etmiyor beni. Bu tasarımda ise ekranın orası en azından benim için var, benim gözümde kullanılabilir alan, olaya bakış açınıza göre değişir elbette.
Gümüş renkli, ayna gibi alüminyum çerçevesine baktığımızda taa yukarılarda bir güç butonu göreceksiniz, evet çok uzaklarda kalmış, iyi ki pek kullanma ihtiyacı hissetmedim çünkü erişmesi gerçekten zor. Ses ayarı ve Bixby butonu solda, hissiyatları, geri dönütleri fena değil. Bixby butonuna artık yine bir tanesi mutlaka Bixby olmak üzere bir uygulama atayabiliyorsunuz, mesela bir defa basınca Spotify açılıyor, iki defa basınca Bixby gibi gibi.
Yukarıda hat ve Micro SD kart girişi, altta sırasıyla hoparlör, Tip C ve 3.5mm jack var. Faruk beyciğimize, iPhoneDo’ya da selam olsun, 3.5mm jack yaşlılar için değil, elbette içinde öyle çok çok iyi veyahut adı sanı duyulmuş bir DAC yok ama telefondan mümkün mertebe en yüksek ses kalitesini Bluetooth’dan değil, kalitesiz dönüştürücülerle Tip C arayüzünden değil,  3.5mm jack’tan elde edebiliyoruz, Samsung’u da 3.5mm jack’ı koruduğu için tebrik ediyorum.

Arkada kameralar yatay bir şekilde sıralanmış ve yeterince yukarıdalar, niye böyle dedim çünlü S9+’daki kadar elimi değdirip de kirletmedim kameraları, bir avantaj diyebiliriz bunun için. Sırtı da kenarlardan hafif kavisli, elin şekline daha yatkın, cuk diye oturuyor diyemem ama kavramaya destek olacak kadar var. Kaygan bir telefon, dikkatli olmak lazım, ben biraz sakarım, LED Cover kılıfı kullanıyorum mesela. Kablosuz güç aktarımıyla çalışan, hem kaliteli, hem sağlam hem de eğlenceli bir kılıf, bir süreden sonra LED’leri, simgeleri, hevesiniz geçecektir tabii ama görenlerin çok hoşuna gidiyor.

Parmak izi okuyucuyu göremediniz, evet artık görebileceğimiz bir yerde değil, eskisi gibi değil artık hiçbir şey. Ekranın altında Ultrasonic parmak izi okuyucumuz var. Ultrasonic sistem, parmağınızı aydınlatan optik okuyucular gibi ışıktan değil, ultrasonic titreşimlerden faydalanıyor. Bu titreşimlerle sonar sistemine benzer bir şekilde ses ile parmağınızın 3 boyutlu bir haritası çıkarılıyor, 2 boyutlu tarama yapan optik okuyuculara göre daha güvenli. Deneyim, baştan söyleyeyim, mesela S9+’daki parmak izi okuyucusu veya segmenti bir telefondaki alıştığımız parmak izi okuyucular gibi değil, daha yavaş ve yerini bulmak zaman alıyor, alışsanız bile 1-2 defa denettirdiği oluyor, biraz daha iyi çalışması için telefonu döndürerek parmak izi kaydı aldım ben, daha iyi sonuç veriyor ama genel olarak bu okuyucuyu kullanma ihtiyacı hissetmedim, parmak izi okuyucuya kalmadım zira yüz tarama, S9+’daki yüz + iris taramaya göre kat kat daha iyi çalışıyor. Gün ışığı, şiddetli güneş ışığı ve hatta karanlıkta, ekran yüzünüzü biraz aydınlatsa yeter, kilit hızlıca açılıyor. Hızlı taramada Samsung’un da belirttiği gibi bazen fotoğrafla açılabiliyor kilit ama güvenli modda böyle bir problem yok, hem de yine gayet hızlı. Mesela telefonu masadan kaldırıyorsunuz, ekran kendi açılıyor, tarama yapılıyor ve bitti. Özetle, ben kullanmıyorum, kullanma ihtiyacı hissetmiyorum bu ultrasonic okuyucuyu, güncellemelerle geliştirilebilir belki ama yüz tarama hızlı, daha pratik, dolayısıyla ben yüz taramayı kullanıyorum.

Parmak izi okuyucusunu şiddetli yapay ışık altında görmek mümkün, bu bilinen bir şey ama ben ilginç bir şekilde bir gün güneş ışığı altında da belirgin bir şekilde görebildim bunu, bir iz gibi hem de. Daha önce de elbette şiddetli güneş ışığı altında kullandım telefonu, parmak izi okuyucuyu görmedim ama sebebini anlayamadığım şekilde bu sefer göründü bu okuyucu, kullanımım süresince bir defa başıma geldi.

6.4 inç 19:9 formatında, 3040x1440 çözünürlüğünde Dinamik AMOLED ekran, HDR10+ destekli. 522PPI, yani piksel yoğunluğuyla artık ekran net demenin ötesinde, cam gibi. Renkler harika, ton ayrımı, detay ayrımı çok iyi. Piksellerin kendi aydınlatmaları olduğu için simsiyah siyah, beyazda da bir AMOLED için gayet iyi beyaz rengi alabiliyorsunuz. Dizi film izlemesi, HDR içerik tüketmesi, mesela Netflix üzerinden büyük bir keyif. Etrafınızda bulabileceğiniz en büyük ekran değil ama avuçlarınızın içinde büyük ihtimalle en iyi ekranı tutuyor olacaksınız. Ekranın renk profili de S9+’a göre biraz farklı, ben kendi ayarımı yaptım, bir önceki bana fazla sıcak geldi.

Maksimum ekran parlaklığı 800 nit civarı, gerektiğinde 1200nit’e kadar çıkabiliyor. Şiddetli ışık altında, güneş altında ekranda göremeyeceğiniz hiçbir şey yok, üstüne zaten renkler ışık şiddetine göre matlaştırılıp daha görünür bir hal alabiliyorlar. Rahatsız edici bir yansıma yok, ekrana neresinden bakarsanız bakın, renklerde bir sapma oluşmadı.

S10 ailesine ülkemizde LPP FinFET 8nm mimarili Exynos 9820 güç veriyor. İki özelleştirilmiş performans odaklı Mongoose M4 çekirdeği 2.73GHz, iki performans odaklı Cortex A75 çekirdeği 2.31GHz ve 4 enerji verimliliği odaklı çekirdek 1.95GHz hızına çıkabiliyor.
Yük altında gücünün %79’unu koruyabiliyor, S9+’da bu oran %83. GPU tarafında Mali-G76, 12 birimden oluşan bir kurulum var. Bu telefon 5G destekli değil, 5G destekli ayrı bir versiyonu var. CAT 20 sınıfı modemiyle 2Gbit indirme ve 316Mbit yükleme hızı destekli, bunlar ülkemizdeki operatörlerin henüz sunamadığı uçuk hızlar.

Real Racing 3, grafik ayarlarını otomatik olarak en yükseğe ayarlıyor oyun ve kare/saniye anlamında yağ gibi akıyor, 60 kare/saniye akıcılığı, keyifle oynuyorsunuz, takılma, yavaşlama yok. PUBG performansını ben de merak ediyordum, yanıltmadı. HDR ve ultra yüksek kare/saniye ayarıyla keyifle oynayabildim, patlama olduğunda, nişangah açtığınızda belirgin bir kare düşüşü olmuyor, ne yeteneğiniz varsa bu donanım altyapısıyla sergileyebilirsiniz. Yalnız dikkat ettiyseniz oyun, kamera paketinin olduğu kısmı kullanmıyor.
Fortnite pek becerebildiğim bir oyun değil, sizler için oynamaya çalıştım, 60 kare/saniye için ayarlanabilecek en yüksek grafik ayarında gayet seri, 60 kare/saniyeye yakın bir şekilde oynayabildim. Telefon bu maraton esnasında ısınıyor, yongayı soğutmak için Vapor Chamber soğutma sistemi kullanılmış. Isı gövdenin büyük bir kısmına yayılıyor, ekrana da pek tabii yansıyor ama çok mu, bence oyun keyfini kaçıracak kadar değil.

Elimizdeki S10+ 8GB RAM ve 128GB dahili depolamaya sahip, 512GB’a kadar Micro SD kart takabiliyorsunuz. S10+’da UFS 3.0 standardında, daha yüksek hızlara çıkabilen bir yonga bekliyordum lakin UFS 2.1, yani S9 ailesindeki gibi. Tamam, peki hızı ne alemde, okumada da yazmada da mobil taraftaki en iyi skorlardan birini veriyor.

Arkada F/1.5 ve F/2.4 değişken diyafram aralığına sahip 12MP ana kamera, F/2.4 12MP telefoto kamera, 2x optik yakınlaştırma yapabiliyorsunuz bunda ve son olarak Galaxy S ailesi için yeni bir şey, F/2.2 16MP ultra geniş açılı kamera var. Ana kamera ve telefoto kamerası, OIS, yani optik imaj sabitlemeli, ultra geniş açılı olan değil. Ön kamera paketinde ana kamera F/1.9 10MP, ikinci derinlik bilgisi sağlayan kamera ise F/2.2 8MP.
Artık ön kamerada da OIS var, Dual Pixel destekli otomatik odaklama da var. Arka kamera 4K 60 kare/saniyeye kadar video kaydı destekli, 1080P 240 ve 720P 960 kare/saniye ağır çekim yapabiliyor. Ön kamera da 4K ve 1080P 30 kare/saniye video çekebiliyor.

Kamera seri açılıyor, güç butonuna çift basarak da açabilirsiniz ama dediğim gibi, erişmesi zor. Dual Pixel sensörlerde, sensördeki tüm pikseller odaklama bilgisi verebiliyor, dolayısıyla çok hızlı bir şekilde odak alıyor S10+, gün ışığında piyasadaki en hızlı ve stabil odaklama performansına sahip olduğunu düşünüyorum.
Çektiği fotoğraflar 12MP’in hakkını sonuna kadar verir netlikte, detay ayrımı, ton ayrımı tepeyi temsil ediyor. S9+ ile karşılaştırdığımda uzaktan bakınca bir fark görmeyebilirsiniz, bazı fotoğraflarda hangisi hangisiyle çekildi belli olmuyor ama bazılarında yaklaşınca tahmin ettiğimin aksine S9+’ın daha iyi, daha detaylı bir sonuç verdiğini gördüm, her fotoğrafta değil ama bazılarında S9+ bu anlamda öne çıkabiliyor, bazen de aynılar.
Dinamik aralıkta ise yine dikkatli gözlerin fark edebileceği, bazen de bariz bir şekilde S10+ önde, S9+ beyaz renkli çerçevedeki kirleri pek seçememiş, her şey beyaza karışmış gibi ama S10+’da daha belirginler. Bu fotoğrafta ise renkler biraz daha canlı, biraz daha konstrast ile oynanmış gibi, doğal renklerden bir tık uzak ama sosyal medyada paylaşmak için belki size daha uygun gelebilir.
Bu fotoğrafta S10+ gölgede kalması gereken yerleri de aydınlatmış, parlatmış, S9+’ın çektiği fotoğrafın yanında filtreli bir fotoğraf gibi resmen, yüzümdeki detaylar da aynı şekilde azalmış, bu ikisi arasında ben S9+’ın fotoğrafını sosyal medyada paylaşırdım.
Karanlığı aydınlatma işte burada işe yaramış, S9+’da kişi baya karanlıkta kalırken S10+’da çok daha aydınlık ve tanınır halde, arka plandaki ışık, renk dengesi değişmiş ama patlamamış, burada da S10+’ın çektiğini paylaşırım mesela.
Bu fotoğrafta da özellikle de bulutlarda dinamik aralık anlamında S10+ belki biraz daha iyi ama detaya inince S9+’ın bazı yerlerde daha iyi detay tuttuğunu görüyoruz. S10+’da Ultra geniş açı lensi doğası itibarıyla balık gözü efekti yapabiliyor ama bunu yapacağınız bir ayar ile otomatik bir şekilde, tekrar tekrar uğraşmadan çözebiliyorsunuz, sorunsuz çalışıyor. Geniş açı yeni bir bakış açısı kazandırıyor aslında, kadraja sokamadığınız şeyler artık kadraja girebiliyor.
Çektiği fotoğraflar ana kamera kadar iyi değil, özellikle de ton ayrımında ama dikkatli gözlerin seçebileceği kadar bir fark, sosyal medya sıkıştırmasıyla hepsi aynı kaliteye düşüyor zaten. Bokeh efekti için S9+’da objeden baya uzaklaşmanız gerek, S10+’da normal fotoğrafı çektiğiniz mesafeden bunu yapabiliyorsunuz, buraya bir artı koyuyorum.
İkisi de bokeh efektinde başarılı ama dinamik aralık, renk profili çok farklı, S9+ daha koyu, gerçekçi renkler kullanıyor, S10+ daha parlak ve sarımsı renkler. S10+’da farklı bokeh efektleri var, en sevdiğim objeyi renkli tutup geri kalanı siyah beyaza çeviren efekt, ben siyah, beyaz veyahut gri tonlu bir şeyler giysem de obje seçiminde hedefi şaşırmadı.
Karanlıkta detay yakalama anlamında S10+ daha iyi iş çıkarıyor, S9+’da mandalinadaki beyaz kısım, üzerindeki benekler, genel renk ile karışmış ama S10+’da çok daha belirginler. Gece çekimi modu var ama sadece görsel zeka modunda, sahnenin çok karanlık olduğuna karar verirse açılıyor, kendiniz elle açamıyorsunuz, verdiği sonuçlar Huawei telefonlardaki gibi değil.
Video tarafına geldiğimizde öncelikle belirteyim, HDR10+’ı kapatabilirsiniz, zira çektiğiniz videoları paylaştığınızda, HDR10+ desteklemeyen ekranlarda renkler soluk ve cansız görünecektir, böyle bir senaryoda mesela S9+’ın çektiği video çok daha doğru renk ve ışık dengesine sahip.
Videoyu paylaşacağınız vakit telefon bu videoyu SDR’a çeviriyor zaten, orada sorun yok. İki SDR videoyu karşılaştırdığımda da S9+’ın daha koyu, S10+’ın daha açık renklerden yana olduğunu gördüm, ben yine paylaşımımı S9+’dan yapardım gibi görünüyor. Dinamik aralık anlamında belirgin bir gelişim göstermiş, S9+’da karanlık kalan şeyler S10+’da daha aydınlık, parlak kısımlarda da daha fazla detay var. Stabilizasyon iyiydi S9+’da, şimdi çok daha iyi, adımlarınız videoya yansımıyor desem yeridir, geniş açı kamerası ve telefonun gyrosundan alınan verilerle stabilizasyon arttırılıyor, bu konuda tebrik etmek lazım Samsung’u.

Özçekim kamerası netlik anlamında S9+ ile aynı görünüyor ama renk profili, renk profili bambaşka, Çinli işi diyebileceğim şekilde yüzünüzü matlaştırıyor, detaylar kayboluyor, sarıya dönüyor her şey. Dolayısıyla S9+ ile çektiğim özçekim fotoğrafları daha doğal renklere sahip, daha paylaşılası.
Açısı anlamında S10+’da geniş açı seçeneği var ama aslında S9+’ın normal açısı kadar bir geniş açı, yani aslında bir şey değişmemiş. Özçekim fotoğraflarından aldığım sonuçlar itibarıyla S9+’ı tercih ettim genellikle. Video tarafına gelince S10+ detay gücü anlamında S9+’a göre birkaç gömlek daha başarılı. Renk profili yine sarımsı ve yüzünüzdeki detayları yok edecek şekilde. Stabilizasyonda S10+’da sanki bir gimbal kullanıyormuşum gibi, adımlarım görüntüye neredeyse hiç yansımıyor, S9+’da OIS yok, dolayısıyla her adım ekranda etkisini gösteriyor, ön kamerada OIS gördüm ya, şimdi her telefonda arayacağım bir şey oldu bu. Yalnız açı anlamında S10+ daha dar, açıya girmek güç değil ama S9+’daki kadar da rahat değil.
Genel olarak baktığımda S10+’ın arka kamerada özellikle ten rengine yaptıklarını beğenmedim, bu yapay renkleri eskiden de beğenmiyordum, yine beğenmiyorum, ben doğal renklerden yanayım. Profesyonel modda çekim yapan biri olarak daha fazla netlik, daha iyi dinamik aralık aldım mı, aldım S10+’da ama S9+ ile arada çok mu fark var, bence öyle ahım şahım bir fark yok. %95’iniz otomatik modda, uğraşmadan fotoğraf çekiyorsunuz, hatta kamera uygulamasında direkt Instagram kısmı var, paylaşım kalitesinde bir artış olur, sıkıştırmadan doğan kayıp azalır diye düşünmüştüm ama bir şey değişmemiş.
Özetle, bu yeni renk profili farkını her zaman değil ama bazı sahnelerde belirgin bir şekilde hissedeceksiniz, hatta bunun için Instagram hesabımdan sizlere S9+ ve S10+ fotoğrafları paylaştım ve genelde S9+’ı daha başarılı buldunuz, hem arka kamera da hem de özçekim kamerasında.

Android 9 Pie üzerine One UI arayüzü giydirilmiş. Bu arayüzü özellikle simgelerin fazla sade olması dolayısıyla pek beğenmemiştim, o yüzden ben Nova Launcher kurdum. One UI, kasılmayan takılmayan bir arayüz, tekleme, durma yok. Bildirim çubuğundaki kısayollar daha el altında, isterseniz navigasyon tuşlarıyla isterseniz, gestures denilen ekran hareketleriyle yönetebiliyorsunuz telefonu ama ben çok iyi çalıştıklarını söyleyemem.
Bildirim LED’i yok demiştik, Always on Display var, Edge aydınlatma var, bunlarla bildirimleri görmek, bildirimleri özelleştirmek mümkün. Hatta kamera deliğinin etrafında dönen bir aydınlatma var efekti var, bu yakında bir güncellemeyle bildirimler için de kullanılıyor olacak. Uyandırmak için telefonu kaldır, çift dokun, telefonu ters çevirince sessize alma, elle sürükleyince ekran görüntüsü alma gibi gibi ekstraları var, işe yarar şeyler. Geliştirici ayarlarına girmeye gerek kalmadan animasyonları azaltma seçeneğinin getirilmesi bence gayet güzel bir jest.

AKG imzalı stereo hoparlörler, şu an piyasada bulabileceğiniz en iyi hoparlör kurulumlarından biri. İlk etapta S9+’a göre sesin çevreselliğinin, sahne performansının arttırıldığını gördüm, ses daha geniş bir alandan çıkıp daha geniş bir alana yayılıyor. İkinci etapta da dinamik aralık, artık daha fazla tiz detay duyulabiliyor. Tok sesler anlamında bir geliştirme göremedim.
Dizi-film izlemesi kesinlikle çok keyifli, Bluetooth hoparlörle uğraşmadan müzik dinlemek istediğim zamanlarda beni fazlasıyla memnun ediyor. 3.5mm jack için bir değişimden bahsedemeyeceğim, sağladığı maksimum güç orta-üst segment kulakiçi, kulaküstü ve kafaüstü kulaklıkları doyurur seviyede, dinamik aralığı gayet başarılı, 3.5mm jack bir müziksever için, en azından benim için çok önemli, jack yoksa başka telefonlara bakıyorum ben, en nihayetinde de aradığım performansı buluyorum burada.

7.8mm’de 4100 mAh batarya. Dediğim gibi, Samsung’u tebrik etmek lazım, benzer boyutlarda, hatta daha ince bir kasada S9+’a göre S10+’a 600mAh daha fazla batarya sığdırılmış, gerçi rakipleri çoktan 4000mAh batarya kapasitesini yakalamıştı, şimdi Samsung olması gerekeni yaptı demek daha doğru. Otomatik ekran ışığı ve hücresel veri ile yaptığım kullanımda bol bol Whatsapp, Instagram’a giriyorum sürekli, 1-2 saat kadar Spotify, yarım saat kadar telefon görüşmesi, fotoğraf ve video çekiyorum testler için, oyun oynamıyorum, bunu önemle belirteyim, böyle bir kullanımda 6 saat ekran süresi elde ettim, S9+’da da bu süre 5-5.30 saatti. Sadece Wi-Fi’lı yaptığım kullanımda 8 saat, oyun oynadığım, günün tamamında GPS kullandığım en ağır senaryoda da 4 saat ekran süresi verebiliyor. Uzun lafın kısası, günü rahatlıkla çıkarıyorsunuz, yetti mi bitti mi düşündürmüyor.
Beraberinde gelen hızlı şarj adaptörüyle 1 saat 40 dakikada şarj oluyor. Kablosuz güç paylaşımı yeni bir özellik, tek dokunuşla açıyorsunuz, kablosuz şarj destekli saat olur, kulaklık olur, hatta ben Qi standardı destekli oyuncu faremi bile şarj edebildim. Bu özellik saat, kulaklık tamam ama mesela bir telefonu baştan sona şarj etmek için değil, acil durumlarda, ufak şeyler için bir çözüm.

802.11ax standardında bir Wi-Fi modülü var, Wi-Fi 6 olarak da geçiyor. Bu Wi-Fi kullanımının yoğun olduğu yerlerde, havalimanları, stadyumlar mesela AC standardına göre dört katı kadar daha yüksek veri çıkışı vaad ediyor, en azından teoride böyle. Pratikte ekstra bir hız sezmedim ben, gayet stabil ve mesafe anlamında da sorunsuz bir şekilde bağlantı sağladım. Bluetooth 5.0 ile geliyor, çift ses kaynağına ses gönderebiliyorsunuz, mesela iki bluetooth hoparlöre ses yollayabilirsiniz, bir bluetooth hoparlöre bir kulaklığa mesela, tercih sizin. GPS’de bir sorun yok, uyduları bulmada yeterince atik.

Samsung Galaxy S10+. Baştan söyleyeyim, S9+’dan geçen biri olarak kameradaki renk profili konusu hariç her şeyde gelişim gösterilmiş, her şeyin üzerine biraz daha koyulmuş S10+’da. Bir S9+ sahibi olarak bu telefonu kendi paramla alıyor olsaydım S10+’a geçmezdim, net, zaten çok iyi bir telefon, çok iyi bir telefonun biraz daha iyisi gibi oluyor. S7 olur, S8 olur veyahut 2-3 senelik bir telefonunuz vardır, o zaman geçmeyi düşünebilirsiniz. Daha hafif yapısı, daha yüksek ekran kasa oranı, daha iyi ekran, daha yüksek yonga performansı, daha iyi hoparlör, daha iyi batarya, kamerada çok daha iyi stabilizasyon, geniş açı kamerası, bunları takdir ettim ama kameraların genel renk profili, bu renkler bana göre değil kesinlikle, ben daha doğal, daha gerçekçi renklerden yanayım, mutlaka bu konuda geliştirme bekliyorum veya bir şekilde kullanıcı seçeneğine bırakılmalı renk profili konusu.
S9+’ın uzun kullanım videosunda da söylemiştim, yine söylüyorum, S10+’ın yanında S9+ çok daha Fiyat/Performansı yerinde, tercih edilesi bir telefon ama bu videoyu izlediğiniz tarihte Android tarafında alabileceğiniz en iyi telefon ne diye soracak olursanız çok düşünmeden Galaxy S10+ derim.
 
Yeni Haber
şimdi
Geri Bildirim